


Bizim sınırlı irademizle,seçimlerimizi kendi yapımıza-isteklerimize gore yapıp, Allah'ın sınırsız iradesiyle bu olguları var olan dünyada yaratmasıdır.
Kader,Allah'ın geçmiş ve gelecek tüm olayları "tek bir an" içinde yaratmış olması. Biz ,varolan şu an da geçmişimizi biliriz ve anı algılayabiliriz. Ama Yaratıcı'nın bilgisi,algısı bizim bilgi kavramımızdan cok daha farklı. Zaman ve mekan başlangıçları olan,mutlak olmayan kavramlardır. Allah , zamana ve mekana bağlı değildir, zaten bunların tümünü yoktan yaratan O'dur.
19. ve 20. yy alimlerinin geleneksel yaklaşımına göre: ""Kader, ilim nevindendir. İlim, malûma tâbidir. Yani nasıl olacak, öyle taallûk ediyor. Yoksa malûm, ilme tâbi değil.” İlim, “bilmek” ya da “bilgi” mânâsına geliyor. Malûm, “bilinen”, âlim ise “bilen”, yahut “bilgin”.Meselâ, bir gencin fen fakültesinde okuduğunu bilmiş olayım. Bu bilgim ilimdir. Malûm ise, o gencin o fakültede öğrenci olduğu. İşte, benim ilmim bu malûma tâbidir. Yani o genç fen fakültesinde okuduğu için, ben de onu öylece bilirim. ""
Dünyada mutlak adalet olmadığı çok açık. Şöyle bir haberleri dinlemek ya da dünyadaki olayları sorgulamak bunu anlamak için gayet yeterli. Ama dünya da hala guzel şeyleri gorebiliyorsak,hala umit varsa,bu sistemin sahibi, bir yerde-bir sekilde adaleti en ince ayrıntısana kadar saglıyacaktır,anlamsız olamaz bu kadar super isleyen bir duzen.
alışıldık anlatılar ya da ritüelin ötesinde doğaya,sistemlere,kaosun içindeki matematiğe,doğadaki bir fenomenin çözümü için bilimin yeni bir yaklaşımı gerektiğinde kullanılan radikal matematiksel-fiziksel yaklaşımlara bakınca,o devrimi-sır ardındaki sırı-zekayı görünce insan kaderi daha da iyi onaylıyor.
Ya da saf deneyimlerimizle..bir şeyi çok isteyip gerçekleşmemesi,,kafayı kıracakmış gb olmak..ve bu olayı aşıcak olgunluğa erişince,ya da o olayı farklı bir senaryo ile elde edinceki duygu,ruheti haliye...bunlar da insanı kadere çıkarıyor.
Hamiş: kader,sabır,hayır,tevekkül,huzur>> şans,random,deviation,out of order,şüphe