20 Mart 2011 Pazar

30.istanbul film festivali-- benim favorilerim




1) Miral/ Julian Scnabbel

2)Yolculuk/ (The trip) Michael Winterbottom

3) Revolucion (2010)/ meksika devrimi hakkında Latin amerikalı yönetmenlerden kısa filmler..

4) Japonya/ Japan Carlos Reygadas

5) LA CIÉNAGA/ Bataklık Lucrecia Martel

6) La nostra vita / hayatımız Daniele Luchetti

7) 19 YAŞINDAYDIM/ ich war neunzehn Konrad Wolf

8) POLONYA YAPIMI/ Made in poland Przemyslaw Wojcieszek

9) Artık yıl/ Año bisiesto Michael Rowe

10) İÇİMDEKİ YANGIN/ Incendies Denis Villeneuve

11) HER GÜN BAŞKA BİR BELA /TROUBLE EVERY DAY Claire Denis



The neds,,serserileri dün izledim...Ehh işte fena değil,,edinbourgh styla
west is west,,east is east e bir cevap niteliğindeymiş :P

11 Mart 2011 Cuma

8.8 earthquake in Japan

http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/kare-kare-tsunami-ani.html


Nobody can understand the pain due to the earthquake as exactly as japanese people now. I share your grief and pain .Prayers and best regards are with you,my friends.
I adore your way of mentality and engineering, I believe quite soon Japan will get over this catastrophe.

Viva Japan.. I wish the patience,humanity and chance be with you

9 Mart 2011 Çarşamba

Barça 3 - Arsenal 1 Çünkü messi efendi öyle istedi,imparator iniesta'da ayarı verdi

Barcelona bu yıl inanılmaz top oynuyor. Ibra'nın yerine David villa transferi tam sonuç verdi. Real'e atılan 5 ,şampiyonlar liginde,ispanya da işler yolunda..

Londrada'ki ilk maçta Arsenal buyuk bir dirayet ve geri dönüş göstermişti. Ben çok umutluydum silahçılardan..genç,hızlı,adeta forvetsiz full orta sahadan oluşan bir takımlar...inanılmaz genç yetenkleri var (willshire,diaby,walcott,nasri,song) futbolları tarafsız izleyiciyi mest ediyor.

Barcelona daki rövanşa da uzay takımına karşı defansif çıktılar. İşler fena da gitmiyordu.. ama dani alves köpeğinin inanılmaz bindirmeleri,,xavi-iniesta coorperationın inanılmaz baskısı,,,ve Messi Efendinin "pes" oynarmışcasına hareketleri ve attığı gol yıkıyordu Arsenal'i. İkinci yarı bir korner goluyle,çok büyük avantaj geçti Arsenal'e.. ama musakka 2 dakkika sonra,Van persie'ye çok ucuz ve hatalı bir sarıkart göstererek Barcelona için işleri çok kolaylaştırdı. Maç 5-1 de bitebilirdi. Aksini idda etmiyorum Xavi-iniesta coorperation ,,Acımasız Messi ve apaçi Villa ile Barça nın önünde durabilecek rakip yok... Ama Arsenal 10 kişiyken,85.dakikada Bentner tek vuruş yapsaydı..bugun çeyrek finali gören Gunners olacaktı..

Son olarak Barça'da pique,puyol eksikliği,,oyuncuların yerlerini kaydırttı. Barça gibi bir takım bile asil kadrodan 3 değişimle,,defansif sisteminde garipseyebiliyor. Bizim türk takımlarıysa kadro istikrarı açısından maşallahları var...Her yıl 11'den 5-6 kişi değişiyor...sonra da avrupa kupalarında başarı bekleniyor???

8 Mart 2011 Salı

Banksy hala sokaktan biri!

"" Banksy, üç aydır tutuklu yargılanan Voina isimli sokak sanatı grubunun üyeleri Leonid Nikolay ve Oleg Vorotnikov’un kefaletini ödeyerek serbest kalmalarını sağladı

Oscar öncesi bir, “Banksy Oscar alacak mı, alırsa neler olacak” tartışması vardı ki; kendisinin artık bağrımıza basmak için fazla ‘işadamı’ olduğunu, gidip Kodak Tiyatrosu’na grafiti yaparsa kendisini affedebileceğimi söylemiştim. Yani tavşan dağa küsmüş idi. Banksy daha güzelini yaptı. Üç aydır tutuklu yargılanan Voina isimli sokak sanatı grubunun üyeleri Leonid Nikolay ve Oleg Vorotnikov’un kefaletini ödeyerek serbest kalmalarını sağladı.


Polisten sokak ortasında dayak
Grup bugüne kadar mavi kovalarla St Petersburg’un en kalabalık caddesinde karşıdan karşıya geçmek, KGB binasına bakan bir köprünün üstüne dev bir penis çizmek ve polis arabalarını ters çevirmek gibi eylemlere imza attı. (Bunların arasında anlaşılmayan mavi kova olayı olabilir diye açıklıyorum: İşadamları ve bürokratların, keyiflerince acil durum sirenlerini kullanmaları. Memlekette sıkça rastladığımız bir durum).
Leonid, Oleg, karısı Natalia ve çocukları Oscar, önce sokak ortasında polisten dayak yemiş, Casper kafasına ciddi darbeler almıştı. Uslanmayan grup en nihayetinde kendini, beş kişiyle beraber sekiz metrekarelik bir hücrede buldu. Rusya’da hapishanelerde, bu konuda bir yasa olmasına rağmen, her hücrede en az bir AIDS ya da sarılık hastası mahkum bulunduruluyor. Leonid ve Oleg kendilerini şu sözlerle savunuyor: “Yıllardır halkımız korkutuldu, korku içinde yaşamaya alıştırıldı. Biz korkusuz eylemler gerçekleştirerek, onlara cesaret aşılamaya çalışıyoruz. ""

Radikal

5 Mart 2011 Cumartesi

Inception


Mükemmel bir film. Cristopher Nolan büyük adam. Ancak,2. izlemem de anlıyabildim bazı şeyleri.Filmde boş sahne yok,doğada en temel olan yolla,çalışabilecek tek metodla "basitliğin kaçınılmaz kusursuzluğuyla" anlatmış adam filmi.
Ben çok beğendim. Rüya,algı,relativite,gerçeklik,geleceğin mühendislik-teknoloji firmalarının nerelere kayabileceğini,bir işi gerçekten tüm hakkını vererek yaptığında 2. kez yaparken prof nasıl olacağını müthiş vurgulamış. Saplantı,tutku ve gerçeklik arasında ayrımı sadece olgunlukla erdemle çözülebileceğini gördüm ben.
Yani bu gece beni aydınlattı bu film ;P


4 Mart 2011 Cuma

Özgürlükler Ve Türkiye

Dostum ne bekliyorsun ki? pire için yorgan yakılan,önlem diye herkesin cezalandırıldığı bir sistemden. Evet blogspotların,tipin birinin digiturk yayını yaptı diye ,kapanmasından bahsediyorum.Mükemmel bir çözüm olarak, Türkiye serverları üzerinden tüm blogspotlara erişim yasaklanıyor!! Yanlız hata yapan değil herkese bilet kesiliyor. sokim böyle adalet anlayışına...

Gerçi kıçı kırık blogspotumuzu erişime engellenmiş bir şey değil.. Bu ülkede medya muhalif yazı yazamıyor,vergi cezası,gözaltı vs. ile susturuluyor. Insanlar haklarını savunmaya çalışınca cezalandırılıyor,kötü muamele görüyor. Karşıt görüş belirtilemiyor. Polis yolda giderken tak diye durup sebepsiz sualsiz kimlik soruyor. Sanki ilahmış gibi soru sorabiliyor-yargılayabiliyor insanımıza.. Tabi ki genetik ve sosyal kodlarımızdaki "biat" anlayışından dolayı bir tepki söz konusu değil..Insan hakları ve demokrasi kavramları bizim memlekette sadece genişleyen bir dosya,sunumluk bir power point dosyası olarak algılanıyor ne yazık ki. Sonra dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz,üniversitelerden genç nüfus patlıyor, otomativ-inşaat sektöründe çok iyiyiz-turizmde de kral,teknoloji altyapısını ve dünya ile global entegrasyonu de oturttuk. Eee,niye giremiyoruz Avrupa Birliği'ne diye soruyoruz?