25 Şubat 2011 Cuma

Fuel cell ve Hidrojen teknolojisi temel kavramlar


özet:

""fuel cell

bir yakitin içindeki kimyasal enerjiyi direk elektrik enerjisine çeviren araçtir. temel olarak hidrojen ve oksjeni bir araya getirerek su, elektrik ve isi üretir. halihazirda bes* farkli cesidi vardir ve bunlar gerek çalisma sicakliklari, gerek büyüklük/tasinabilirlikleri, gerekse kullandiklari yakit bakimindan farklilik gösterse de genel çalisma prensipleri aynidir. fuel cell ile 25 wattan, birkaç megawatta kadar güç üretilebilir. tasimacilikta, isi-enerji üretiminde kullanilirlar.

otomobil uygulamalarinda çokluk kullanilan cesidi pem (proton exchange membrane) fuel cell olarak adlandirilir. yakit olarak hidrojen kullanir. temiz ve verimli bir enerji üretimi saglar. ancak kullanimi ile ilgili en önemli sorunlardan birisi, yakitin, yani hidrojenin temin edilmesidir. hidrojen için bir dagitim hatti kurmak ne kadar zorsa, yüksek basinçli kaplarda hidrojeni depolamak da o kadar tehlikelidir. bu yüzden çalismalar daha çok hidrojenin araç üzerinde üretimini mümkün kilan reaktörler üzerinde yogunlasmistir. bu reaktörlerde, kolay temin edilebilecek bir hidrokarbon (örnegin metan, metanol, propan, bütan, bunlarin karisimlari lpg, dogalgaz vb vb) bir takim kimyasal reaksiyonlardan geçirilir ve nihai olarak hidrojen elde edilir. bu da direk fuel cell'e beslenir.

üzerinde yogun arastirmalar yapilsa da yaygin kullanim için henüz üretim maliyetleri hayli yüksektir. bu da bir taraftan ihtiyaç duyulan kimi alt parçalarin üretiminin son derece zor ve pahali olmasindan, bir taraftan da platin, altin gibi pahali madenlerin kullanilmak zorunda olmasindan kaynaklaniyor.

xxxxxxx

geleceğin arabalarının enerji kaynağı. yakıt hücresi tahrik sağlamaz aksine tahrik gücü sağlar yani elektriği. hidrojenin katalizörler vasıtası ile mikro bazda yanması sonucu elektrik üretir.

carnot çevrimine tabii olan içten yanmalı motorların verimleri 25 %’ in altındadır. ayrıca içten yanmalı motor kullanan taşıtlarda kullanılan vites kutusu da verim kaybının diğer bir sebebidir. eğer içten yanmalı motor yerine hidrojen ile çalışan yakıt hücresinin beslediği yüksek verimli elektrik motoru kullanılırsa bugünden 40 %’ ın üzerinde verimler elde etmek mümkünken, araştırmalar verimin gelecekte 60 %’ a kadar çıkabileceğini göstermekte.

yakıt hücreleri, elektroliz işlemini ters yönde gerçekleştirerek, oksijen ile hidrojenin reaksiyonundan elektrik üretirler. ilk defa 1836 yılında prensibi bulunmasına rağmen, ilk yakıt hücresinin üretilmesi 1960 yılını buldu. bu gecikmenin ana sebebi hidrojen ve oksijen gazını reaksiyon arayüzeyinden elektronları çekebilecek bir elktrodun bulunamamış olmasıydı. bu elektrot sayesinde elektronlar hidrojen atomundan sökülüp dışarıda söz gelimi bir elektrik motorunun ve diğer devre elemanlarının üzerinden geçtikten sonra oksijen tarafına geçmesi olanaklı hale gelmiştir. öte yandan saf hidrojen ve oksijeni tarafını ayıran proton değişim membranı (pem) sadece elektronlarını kaybetmiş hidrojenin karşı tarafa geçmesine izin vererek orada bulunan oksijen ve devreyi dolaşıp gelen kendi elektronları ile birleşerek su buharı oluştururlar. bu işlemin düşük sıcaklıkta gerçekleşmesi için katalizör kullanılır. böylece normalde patlamalı olarak gerçekleşecek olan bu reaksiyon düşük sıcaklıkta ve sakin olarak gerçekleşir.

yakıt hücreleri (pem), 0,6 ve 0,7 v arasında gerilim üretebilirler. özgül güçleri, 1 w/cm2 civarında olup, eşdeğeri 120 w/kg ‘ dır. yakıt hücrelerinin verimi 40 % ile 65 % arasında değişir. özgül enerjileri araç üzerinde depolanan hidrojene bağlıdır. bu sebep ile yakıt hücresi kullanan taşıtların menzili üzerlerinde depolayabildikleri hidrojen miktarına bağlıdır. hidrojenin özgül enerjisinin düşük olması yani düşük basınçlarda çok hacimli olması, hidrojenin yüksek basınçlar altında depolanmasını zorunlu kılmıştır. hidrojeni söz konusu yüksek basınçlara sıkıştırmak bir miktar verim kaybına sebep olduğu ve güvenlik sorunlarına sebep olduğu için, hidrojeni karbon liflerine emdirilmiş halde ya da sodyum bor hidrit halinde saklamak diğer alternatiflerdir. bor madeninin geleceğin otomobillerinin enerji kaynağı olacağı safsatası da buradan çıkmaktadır. hidrojenin bu şekilde depolanması durumunda saf hidrojen elde etmek için söz konusu bileşiğin bir çeviriciden geçirilmesi şarttır.

ayrıca araçlarda yakıt hücresi kullanılması durumunda, bu araçlara hidrojenin ekonomik ve pratik bir şekilde sağlanması gerekir. bütün bu organizasyon ve yeterli hidrojen üretimi için ek yatırımlar yapılmalıdır. bütün bu maliyetler ve yakıt hücresi kullanan taşıtların yüksek maliyetleri göz önüne alındığında yakıt hücrelerinin bu yatırıma değecek kadar ek konfor ve yakıt ekonomisi sağlaması gerekmektedir.

bütün bu gerçeklerin yanında hidrojenin üretimi esnasında, olası emisyonların bu araçların sıfır emisyonlu olmadıkları iddialarını ortaya çıkarmıştır. hidrojenin olası elde etme yöntemleri arasında maliyeti en düşük olan yöntem fosil yakıtlardan hidrojenin sökülmesidir. fakat böyle bir yola gidilirse, co ve co2 emisyonları, bu değişim araç üzerinde veya dışında nerede yapılırsa yapılsın, oluşacaktır. bu araçlar eğer hidrojenin, suyun elektrolizi vasıtasıyla üretilmesi durumunda gerçek sıfır emisyona yaklaşırlar.

herhangi bir ülke, nükleer santraller kurarak elektrik üretir ve ürettiği elektrik ile suyun elektrolizi yolu ile hidrojen üretip, otomobillerde kullanırsa çevreye en az zarar veren enerji sistemini kurmuş olur. bu sistemin en büyük riski nükleer risk olup, her gün otomobiller tarafından yayılan emisyon yanında kabul edilebilir bir risktir.

xxxxxxx

bir gramındaki yanma enerjisi 130 kilo joule (kj) olan,elektrolizle eldesi için en az 1/0,94 katı, yani 138,3 kj enerji gerektiren madde.""

23 Şubat 2011 Çarşamba

mahalle dili edebiyatı

ulan sene 2011 olmuş,,teknoloji almış başını gitmiş..ama bazı kültürel kalıplar,bu coğrafyanın etmenleri senelerce daha yaşıyacak..böyle olması da gerekiyor..

Saçı az jöleleyip-tripte gezenlere patlatılan Con tornavidalar,alen parlak donlar,,,laf yarışındaki: bu laflar bayır aşağı..girsin........,, aleksandır siksallandır,,varil anası goril,ahmet dal tarraklar..,,,y...gımlar..piç s.k.mn suyunu içler ,,.tutsikiyançekler...sıradışı sokak deyimleri..12-15 yaşındaki sokaktaki tayfanın hala ağzında..
geçen duydum mahalledeki veledlerden kendi çocukluğum geldi aklıma..
bunlar güzel şeyler,hiç bir yerde,hiç bir kitapta bulunamayacak,,yaşadığınız mahallenin etnik yapısına göre kelime ve telafuzların değiştiği anonim sözler.

Sokak kirlidir,lafı esirgemez..ama seni de adam eder,,gerçektir dostum..steril,modern hayatlarınızdan arada çıkınlan dışarıya!!

17 Şubat 2011 Perşembe

Müthiş bir yazı

""Duymaktan hoşlanmadıklarımızı duyduğumuz rejime verilen ad ‘demokrasi’dir, derler. Kim başkasının düşüncesine tahammül edemiyorsa ondan korkulur. Bu gerçek çok çabuk unutulur.
Ben, laiklikten bahsedildiğini duymak istemem. Sen, Fethullah Gülen’den nefret edersin. O, Kürtlere özerklik verilsin dendiğinde köpürür. Bir başkası, “Ermenilerin soykırım iddiası doğrudur” dendiğinde çileden çıkar.
Olabilir. İngilizler, “Bir dünya yapabilmek için çok çeşitli insana ihtiyaç vardır” derler. Kimi kültürler bunu benimser, kimisi reddeder. Bazıları, kendilerini, toplumu tek tipe çevirme sevdasına kaptırır.
Bunlar kendi doğrularından başka doğru olduğuna inanmayanlar, kendilerine ters gelen düşünceleri savunanları susturanlar, dünya cennetinin tek bir düşüncenin bayrağı altında kurulacağına inananlardır. Dünyada en çok kırıma, yoksulluğa, mutsuzluğa yol açanlar bunlar ve bunların peşinden gidenlerdir.
İşte Hitler, Stalin, Enver, Mao, Pol Pot. İşte yanı başımızda yaşayan mollalar. İnsan kendini tutamaz. En kutsal kitapları ve emirleri bile güce ve paraya çevirmeye koyulur. Peygamberler ölür, yolları Tanrı’ya giden yollar olmaktan çıkar, iktidara ve bankaya giden yollar haline gelir. En yüce düşünceler menfaat dünyasında cüce olur.
İnsan insanının geliridir. Doğası değişmez. Mao milyonlarca insanı yerinden edip açlıktan öldürürken Hitler’in değişik bir versiyonu olduğunu aklından bile geçirmiyordu. O kendini bir kurtarıcı, tanrısız bir Mesih sanıyordu. Kamboçya’yı bir iskelet tarlasına çeviren Pol Pot da.
İnsanın değiştirebileceği tek şey kendisidir. Dünya cenneti, şanslı isek eğer, yakın çevremizde meydana getirebildiğimizdir. Gerisi tehlikeli insanların gördüğü bir rüyadır.

Ümit var mı?
Dünyada yaşayan tek ölümlünün erkek olduğu çağlarda Prometeus tanrıların tanrısı Zeus’un emirlerine karşı çıkarak göklerden ateşi çaldı ve insana verdi. Zeus Prometeus’u cezalandırmak için ilk kadını yarattı ve onu Prometeus’un kardeşi ile evlendirdi.
Kadının adı Pandora idi. Zeus Pandora’ya evlilik hediyesi olarak bir kutu verdi, hiç açmamasını emretti. Ama Pandora merakına yenildi ve kutuyu açtı. Ölüm, hastalık, yeis, kötülük, fesat, yaşlılık, nefret, şiddet, savaş ve diğer bütün kötülükler kutudan kaçıp dünyaya yayıldı.
Pandora kutuyu kapattığında içinde son bir şey kalmıştı: Ümit.""

Metin münir

borsa

Kısaca beklenti satın almak.. Şanstan çok haber,yatırım,potansiyel takip etmek. yeterli düzeyde bilgiyle yakın geleceği tahmin edebilmek. hatalı bir karar varsa kabul edip,zararın kestirmesinden dönebilmek. Kısacası olgunluk ve akıl en önemli şeyler,küçük yatırımcı (KY) için.

Aldığınız bir hisse,sadece 2 seansta bir yıllık faiz (7.5%) den fazla size kazandırabilir. Ya da sağlam tiyo ile girdiğiniz bir spekülatif (hiç bir reel gerçekliği olmayan sallapati) tahta 2 gün % 8 in ardından kağıda verdiğiniz paranın yarısını cebinizden alabilir.

Bilinmezlik var,risk var. Ilgi istiyor,emek istiyor,deneyim istiyor,insan-piyasa okuyabilmek gerektiriyor.
Yaşıyoruz ve öğreniyoruz.

15 Şubat 2011 Salı

Mesut özil,,Türkçeyi iyi kullanıyor :D

Hakeme 'hassiktir' çekti
“Alman gibi yaşıyorum” diyerek Panzerler’i seçen Mesut, Espanyol maçında önce hakeme “Has...tir” dedi yetmedi “Hay amına koyım”la finalini yaptı
Son Dakika Spor - 08:15 | 15 Şubat 2011

TÜRK Milli Takımı’nı seçmek yerine tercihini Almanya’dan yana kullanıp büyük tepki toplayan Mesut Özil ne yaparsa yapsın özünü unutamıyor.

Real Madrid, Espanyol’u deplasmanda 1-0 yenip zirveyle farkı 5’e indirirken Özil’in maç boyunca Türkçe ettiği küfürler kameralara bir bir yansıdı.

3. dakikada Real’in kalecisi Casillas, oyundan atılırken başta Mesut olmak üzere tüm takım kalan dakikadalarda adeta ‘ateşten gömlek’ giydi. Sahada basmadık yer bırakmayan genç yıldız, kendisi aleyhine bayrak kaldıran yan hakeme dönerek “Has...tir i.ne” diye bağırdı.

KAMERALARA yansıyan bu olayın ardından maça devam eden Özil, 78’de yerini Diarra’ya bırakırken yine ‘içindeki Türklüğe’ yenik düştü...

HANS DEĞİL MESUT! Yavaş adımlarla kenara gelen 23 yaşındaki orta saha, bu kez de saçlarını düzeltip üzgün tavırlarla “Hay a. koyayım ya” sözlerini sarfetti.

AY-YILDIZLI forma yerine Panzerler’i tercih eden ve bu seçimi için de “Ben Gelsenkirchen doğumluyum ve kendimi her zaman Alman gibi hissediyorum” diyen Mesut, son yaptığı hareketle bu düşüncelerini sorgulatıp ata topraklarının adamı olduğunu kanıtladı.

milliyet

14 Şubat 2011 Pazartesi

Rooneyyy...rövaşata


szólj hozzá: Mu2-1MaC

haftanın "enleri"



Arkadaş şu fotoğraftaki güzelliğe bakın..şu meslek bilinci,kalecilik iç güdüsüne...evet bu adam Galatasaray'ın kalecisi..Gaziantep canavarı...kumbara başı..kör zapata...ilk milli maçında 7 gol yemiş diyolardı Bolivya'dan..inanmamıştım da evet olabilir abi:D ulan Allah belanızı versin,şu herifi transfer diye getirdiniz yaa...
Balta yine sol bekte kademede kaçırdı,sosa dümdüz bodozlama kalecinin üstüne vurdu...Zapata da sözleşmesindeki madde gereği--gelen ilk topu direk gol yiyeceksin! - görevini yaptı..Senin kaleciliğini sikim,seni alanın ağzını yüzünü ....






Hayat nasıl süprizlerle dolu,,Serdar özkan 900 gün sonra gol atıyor..Gerçi öyle pasif gol vuruşuyla anca bu kadar günde bir gol atarsın:D Adam değil,sadece koşan bir tip..BJK ye bileylemiş...gelişine çat diye vurdu...öyle tesadüfler varki şu hayatta...


Batuhan..bu adamın bir sikim aklı olsa,,,dünya çapında yıldız olurdu o fizik ve teknikle..ama noldu paralı harro oldu..iş ahlakı,disiplin,profosyonellik sıfır..Her hafta birilerine tekme salla,vur tükür??ne lan bu

8 Şubat 2011 Salı




Coppola'dan efsanevi bir film...Rumble Fish'in ayarında,outsider ruhunda.
Kralsın,üstadsın,efsanesin Francis Ford baba!
Buenos Aires,art,tetrochini,problem,serseri,Kardeşlik,sokak,klas + (çocuğa 3some yaşatıyorlarlan ilk deneyiminde :D ) viva Argentina!!!!!



4 Şubat 2011 Cuma

Kayıp mektup





İnşallah,bu maili hiç okuyamazsın,böylece bu ülkeden bambaşka bir yere gittiğinden emin olabilirim. Böylece,sabahın köründe kalkıp işe gitmen,nefret ettiğin insanları tekrar görmen gerekmez. İçin yepyeni mutluluklarla dolar,hayatında ümitler belirir. Tıpkı,benim seni bir gün bırakıp gittiğim gibi gidersin.
Herşey o kahrolası, Merak etmek ve bunun için sonuna kadar yaşamak,hayatı değiştiren-yaşama can veren en büyük etkinin kısırdöngüsü.

Artık,senin sebep olmadığın ama sorumluluklarını her defasında yüklendiğin hatalar,borçlar,bedeller son bulur. Siktimin memleketinden ayrılmanla,başka bir dünyada yeni bir hayata başlarsın.

Ben merakımdan,içimdeki heyecandan daha çok sevemedim seni ve diğerlerini.Hep "yoldayım" o yüzden.Hep arayıştayım,acelem hep bundandı. Düşündüm mü anlıyorum,yaşarken tükettiklerimi.. Bilmiyorum,ben bir çözüm bulamadım...Tek anladığım nedensellik olmadığı aslında...Zamanı yaşamanın,"o an" olmayı kavrayabildim sadece..

Sana ruh olarak çok benzeyenlerle kısa mutluluklar yaşayabildim. Senin sevgine,özgürlüğüne. Ten nedir ki,genetik y6apına göre değişiyor,daha beyaz,daha sarı oluyor sadece.. Ama cümlelerindeki o farklılık aynıydı gözlerindeki o bakış gibi.

Hatunum,seni inanılmaz sevdim,ama kendi hırsımı yenebilecek kadar büyük değildim.
Hoşçakal ve o dünya seni mutlu etsin.

1 Şubat 2011 Salı

ayhan-sarp-barış başka ne sonuç bekleyebilirsin ki? les adnans No way out!!




Ayhan Akman son 2 yıldır,yararlı hareketini gören var mı..Takımı geri vites gibi sürekli yavaşlatıyor. Eskort görevlisi..full itiraz..full çamur...ve bu herife Galatasaray kaptanlığını veriyorsun..Her sene Adnanlar jilet operasyonu bu formayı haketmeyenler gönderilecek diyor her sene bu yavşak kadroda...hatta direk ilk 11de :D
Arkadaşım ne bekliyorsunki bu herif 34 maçta oynattıktan sonra

Mustafa Sarp: Bonservissiz oyuncu kontenjanından futbol hayatının başında (30 yaş!!) geldi. İlk geldiğinde süpriz çıkışlarıyla ümit verdi,ama aylar ilerledikçe ortasahadan geriye doğru sırtı dönük çok iyi koştuğunu gösterdi.Escordun kralısın,malın safkanısın. Bir insan 1tek pasımı ileri oynuyamaz??
Rijkaard gibi bir adam elinde Cana gibi sertliğinde bir adam varken bu adamı oynattı ya :D Allah belanızı versin. Siktir git Mustafa,senin kadar kazmasını çok az gördü parçalı forma

Barış Özbek: ilk geldiği yıl yüksek motivasyonu ve dinamizmiylwe 2008 şampiyonluğunda önemli pay aldı. Ama geçen 2yılda futbolunun üstüne hiç birşey koymadı hatta geri gitti.Ayhan ve sarp baltalarına nispeten gençliği nedeniyle daha idaresel. Ama sezon sonunda biten bonswervisle hangi Almanya 2.lig takımına gidiyorsa yolu açık olsun.

ve sen tüm kusurlarına rağmen bu 3 maldan 2sini her maç oynatıyorsun. 4-3-3 oynayıp orta sahanın göbeğinde ileri top atma özürlü,kademe bilgisi olmayan ,uzaktan şut özürlü 2tane stoper oynatıyosun resmen göbekte.. Deniz barış,selçuk şahin,emre toraman zihniyetinden ne farkın var ki?

ulan şu heriflerin ywerine 10 maç cumhuru oynat,beğenmeyip gönderdiğin Musa'yı oynat..zaten bu sezon gitmiş,bu malları gönderecen sezon sonu..ne kaybedersin ki??

Nerde bonservisi elinde bir boka yaramayan adam var alıyorsun.Rakibinde kadroya giremiyor,sakatlıktan kurtulamıyor,disiplinsizliğiyle ünlü beleşe ne kadar adam varsa al..Salak sanki gönderenler hiç bir bedel olmadan onları gönderiyorlar???

Adam alıyosun sakatlıktan kurtulamıyor.Kariyeri süper olsa ne değişirki senin işini göremedikten sonra??

Bas bas bağırıyor takımın omurgası yok diye 3 sezondur. Sen 3 yıl göbeğe para bayılıp bir DMC alamıyosun. Bir tane sağlam MC box to box çakamıyorsun.Forvet oyuncun kral ama full sakat bir santrafor çakamıyorsun,sürekli sağ sol kanadı santrafor çıkarıyorsun ...Eee ne bekliyosun uefada ön elemede de elenirsin ,bursaya içerde dışarda da domalırsın,ligde 10.luğu sıvazlarsın böyle..Türkiye kupası mı onun da bir ucundan tuttururlar yakında merak etme...