25 Mayıs 2011 Çarşamba

90ların 2000lerin en iyi 10 solağı


1. Ryan Giggs

İstikrar abidesi.18 yıl 800 üstünde maç,,200 üstünde gol ve tek bir takım... United...Kırmızı şeytanların öz evladı..Gözümle gördüğüm,en kral sol açık.. Her maç aynı performans her maç aynı soğuk kanlılık. Ayrıca
Hayrettin'in gol yiyip unlu ettiği jenerasyondandır kendisi :D









2. Edgar Davids:

Klas,,pittbull..Hem DMC olup hem teknik olmak..mesafe tanımaksızın şut atmak,90 dakika kopek gibi oynamak deyince bu herif geliyor aklıma..
Tüm takımlarda oynuyanlardan bu elemanda,,Ajax,milan,juve,barça,internazionale..gözlüklerine gurban!









3. Pavel Nedved

Bir Uefa kupası maçında Cimbom'a Hayrettin'e attığı 3 golle tanıdık bu efsane ismi de.. Sorası mı Lazio ve Juve kariyeri..Juve'nin efsanevi yabancılarından oldu..25 metreden çatala takmalarıyla unluydu. Grande giacatore..





4. Marc Overmars

2000de Cimbomum bu elemanında uefa finalinde eline verdi:D çok güzel bir adamdı bu çocuk..soldan çat diye langır langır yardırır kale dibine kadar..off baba off.. Bir dönem Hollanda yı tutma nedenimizdir kendisi


5.Ciga Hagi

Karpatların maradonası,bildiğin Türk futbol tarihinin gördüğü en büyük oyuncu...Grande Hagi...
Diyecek fazla birşey yok 40 metreden attığı goller,oyun tıkanınca langırt diye sokması,,frikik denince aklın hayalin durması...37 ayakkabı numaralı bu romen efsanesi Sarı-kırmızı yaşadıkça hatırlanacak bir efsane.


6. Roberto Carlos

Kelimeye gerek yok.Dünyanın en iyi frikikçisi ve bu adamı TRde çıplak gözle izledik ya :P


7. Richard Witchge

Meşhur videosu orta sahayı top sektirerek geçmesiyle hatırladığımız orta saha.Ajax ın parlak çocuğu...90 larda Sensible oynayan herkes unutamıyacak onu.


8.Alex De souza

Fener'i iki kez tek başına şampiyon yaptı.Türkiye liginde kırılmadık rekor bırakmadı. 70 dakika durup çat diye bir koyuyor,direk sonuç elemanı.


9.Sergen Yalçın

Türk futbol tarihinin en yetenekli oyuncusu ve en serseri olanı ayrıca :D
4 büyük takımda da oynadı. Beşiktaş'ın en büyük yıldızı. Frikik demek,bir Türk oyuncu olarak onunla özdeşleşti. Nasıl koydu ama 90da sergen diye şarkısı bile vardı.
Chelsea deplasmanında 1e 10 veren bahis için 2 gol atmıştı Chelsea'ye Londra'da :D







10. Harry Kewell

Memlekete gelen en profosyonel,en efendi futbolculardan biri.Galatasaraylı onu çok sevdi,o da cimbomu çok sevdi. Fakat bir kupa kaldıramadan gideceğe benziyor. Inanılmaz sol ayağını,oyun bilgisini, kişiliğini ve ardı arkası gelmez sakatlıklarını bu ülke asla unutmayacak.
Daddy Cool!

12 Mayıs 2011 Perşembe

Civets 60




"".. dünyadaki ekonomik dengeler sarsılmış durumda. dolayısıyla ülkelerin ekonomik güçleri de değişim gösteriyor. öncelikle "pigs" diye bir kavram ortaya atılmıştı. portekiz, irlanda, yunanistan ve ispanya'nın ingilizce isimlerinin baş harflerinden oluşan bu tanım tam anlamıyla foyaları ortaya çıkmış ülkeleri simgeliyordu.
sonra "bric" kavramı söylene geldi. brezilya, rusya, hindistan ve çin'in içerisinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeleri temsil eden bu kavram dünyada yıldızı parlayan ve de çok büyük bir potansiyelle büyümeye devam edenleri içerisinde barındırıyordu.
vs...
pek çok kişinin duymadığı ve de bir süredir dillene gelen yeni bir kavramdan bahsedeceğiz. 2010 yılından itibaren bunun bahsi zayıf da olsa geçiyor gerçi. ayrıca bizi de çok yakından ilgilendiriyor.
bu kavramın adı civets 60. dile getiren kurum ise hsbc bank. gelişmekte olan ülkelerden bric'den sonraki yeni nesil ikinci grubu temsil ediyor. civet, ingilizcede misk kedisi demek. (dışkısındaki bir maddeden yapılan kahve dünyanın en pahalı kahvesi ve kendisinden elde edilen misk çok değerli bir koku hammaddesi)
bu gruba dahil ülkelerin her birinden 10 adet hisse senedi seçildi ve bir civets 60 endeksi yaratıldı (6*10=60 adet hisse senedinin yer aldığı bir endeks). büyüme verileri için sürekli izlenecek bu endeksteki ülkeler ve ağırlıkları ise şöyle:
güney afrika: %31,61
endonezya: %28,14
türkiye: %21,01
kolombiya: %12,49
mısır: %5,68
vietnam: %1,07


bir defa Türkiye'nin bu endeksteki yeri çok önemli. Avrupa'dan tek ülke. gelişmiş ülkeler domuzlar olarak algılanacak derecede kötü performans gösterip, felakete doğru sürüklenirken bizim de içinde bulunduğumuz ve büyüme verileri sürekli gözlenerek piyasaların değerinin ölçüleceği bir endekse dahil edilmemiz güzel bir haber.
çin'de büyük bir varlık balonunun oluştuğunu söyleyen de var, aksini iddia eden de. rusya'dan son gelen veriler kötü, imalat sürekli gerileme gösteriyor. putin bu yüzden milyarlarca dolarlık çılgın projeler vaat etmeye başladı.
o yüzden ileriki yıllarda civets daha çok ön plana çıkabilir.
yahut da bric ve civets için yeni bir harman yapılarak, tek bir kavram öne atılabilir ve tek başlık altında bazı ülkeler çıkarılıp, bazı ülkeler eklenerek yeniden düzenlenebilir bu endeksler.

bir de dış ticaret açığına çare bulabilir de, not artırımını seçimlerden sonra alabilir ve yatırım yapılabilir ülkeler kategorisine çıkarsak gerek bu endekste gerekse de dünyada yıldız gibi parlarız. (tüm bunlar ekonomimizin muhteşem olduğu anlamına gelmesin. burada sadece algılamalardan bahsediyorum. ve biliyorsunuz ki piyasalar için önemli olan ne olduğundan çok nasıl algılandığıdır)

ayrıca Türkiye'nin bu ülkeler arasında ne işi var kardeşim diye itiraz eden olabilir, bu endeksi ölü doğmuş bir bebek olarak adlandırabilir. ama dediğimiz gibi bric'e alternatif olarak öne sürülmüş bu endeksteki bizim yerimizi daha da pekiştirir bu durum. unutmayın ki bu dünyada sadece gelişmekte olan ülkelerde operasyon yapan inanılmaz serseri bir likit var :P ve eğer nispeten daha güvenilir bir liman arayışında olurlarsa daha önce de söylediğim gibi yatırım yapılabilir bir avrupa ülkesi olan türkiye ön plana çıkabilir.
çıkmasın, bize zararı yok. ama bu ihtimali göz önünde bulundurmamızın getirisi hayli fazla olabilir.

bütün dünyanın kullandığı bir kavram var ortada, henüz potansiyeli ortaya çıkmamış, belki ölü doğacak evet ama belki de çok önemli bir konumda algılanacak yine de bir tane adam gibi birisi çıkıp da hisseler şunlardır, buyrun bu da analizleri dememiş!

Türkiye'den hangi grupların bu endekse göre tüm dünyaca türkiye'nin büyüme verilerinin ölçülmesi için kıstas olarak kullanılacağını liste halinde ahanda aşağıda:
uzun vadede hangi kağıtları seçmelidir sorusunu ufak bir cevap..Gerçi bu hisseler IMKB endeksini en çok etkileyen en ağırlığı olan hisseler. Yani tahmin etmek o kadar da zor değil ,ya da inanılmaz bir zeka gerekmiyor bu sonuca ulaşmak için:


1) akbank a.ş. (AKBNK)
2) bim birleşik mağazaları a.ş. (BIMAS)
3) hacı ömer sabancı holding (SAHOL)
4) koç holding (KCHOL)
5) turkcell iletişim hizmetleri a.ş. (TCELL)
6) tüpraş-türkiye petrol rafineri (TUPRS)
7) türkiye garanti bankası (GARAN)
8) türkiye halk bankası (HALKB)
9) türkiye iş bankası (ISCTR)
10) yapı ve kredi bankası (YKBNK)

""

kaynak: lefewre ,hisse.net

!!!

Türkiye’nin enerji politikası nedir?

""
Japonya, 2030’a kadar, nükleer kaynaklardan kullandığı elektriği yüzde otuzdan yüzde elliye çıkarmayı planlıyordu.
Japonya Başbakanı Naoto Kan geçen gün bu planın çöp tenekesine atıldığını açıkladı.
Hükümet Fukuşima felaketinden sonra uzun vadeli enerji politikasını yeniden gözden geçirecekti. Bu güne kadar çoğunlukla elektrik gaz ve nükleere dayalı enerji üreten ülke bundan sonra güneş, rüzgâr ve biokütle gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına da ağırlık verecekti. Enerjiyi idareli kullanan bir toplum haline gelecekti.
Fukuşima felaketinden Japonya gibi Türkiye’nin de ders çıkartması gerekir.
Türkiye’nin enerji politikası yoktur. Eğer hükümetin ithal gaza bağımlı, faturası gittikçe kabaran enerji üretimini çeşitlendirmek için önüne gelen her şeye saldırması politika sayılmazsa.
Gaz santralı mı yapmak istiyorsun? Yap. Kömür kullanarak elektrik mi üretmek istiyorsun? Hiç durma. Rüzgâr, güneş? Lütfen, lütfen, buyurun yapın. Hidroelektrik? Bütün akarsular sizin. Herkes davetli.
Nükleer? Tabii. Biz de istiyoruz.
Ama, bu plansız ve gelişigüzelliğin sonucunda fatura düşeceğine kabarabilir.
Nükleeri ele alalım. Birkaç nükleer santral kurmak rasyonel değildir. Ya Fransa, Kore, Japonya, ABD gibi elektrik gereksiniminin en az üçte birini nükleerden sağlayacaksın ya da hiç. Uzmanlar birkaç nükleer santral kurmanın ekonomik olmadığını söylüyor.

Uzun vadeli hedef ihtiyacı
Akarsulardan elektrik elde etmek konusunda da olağanüstü bir alaturkalık var. İçinden akan suyun miktarı ölçülmemiş, bitki ve yaban hayat varlığının envanteri yapılmamış dere ve ırmaklar üzerinde santral kuruluyor. Yarım megavat gibi gülünç kapasiteler için eşsiz dereler feda ediliyor.
Türkiye, bütün ülkeler gibi, akarsularını kullanmak durumundadır. Ama bunu mantıklı bir plan üzerine oturtmak, çevre ile enerji arasında bir denge kurmak gerek.
Taner Yıldız’ın bakan olmasından sonra profesyonelleşmeye başlayan Enerji Bakanlığı’nın uzun vadeli bir enerji hedefi seçmesi, örneğin 2030’da nasıl bir karışımla ne kadar elektrik üreteceğini belirlemesi gerek.
Türkiye, maalesef, bir türlü üstünden atamadığı hastalıklardan muzdarip.
Uzun vadeli düşünme alışkanlığı yoktur. Siyasi inançlardan, ideolojiden, dinden bağımsız olarak gerçekleri araştırma geleneği zayıf.
Bürokrasinin üst makamları her iktidar değiştiğinde tırpanlanmakta, kadrolar liyakat değil sadakat ve itaat esasına göre doldurulmaktadır. Bu ve bunun gibi bir sürü nedenle Türkiye bir türlü kalkınma olimpiyatına en iyi atletleri ile girememektedir. Bu kısır döngüyü kıracak kadar büyük düşünen politikacılara ve bürokratlara ihtiyacımız var.""

Milliyet,Metin Münir

6 Mayıs 2011 Cuma

Hayat şimdi mi?




Dostum,insanları onlara sorular sorarak,tanıyamazsın!
Bazen çok sevdiğin birinden öyle bir olay görürsün,oturur içine tak diye.. a..sikim,oç desen hiç bir şey ifade etmez,,başın döner-geçmez zaman...sigara sigara,aniden uyanmak--yd hiç uyuyamamak..sonra silmeye çalışırsın hafızandan geçmişi,onu..en sonunda sildiğinden geri kalanla kabul edersin..Aradan geçer bir yıl,,bir karşılaşma-bir mail..tesadüf işte..düşünürsün...her zaman gülebilir misin o karşılaşmaya? bilmiyorum..

Olgunlaşmak toplumun,pozisyonun senden beklediklerini kabul etmekse,,hayallerini yakmak,,,kendi iç sesinde bile evet imkansız demekse...Aq ben böyle kavramın. Toplum için oluşturan normlarda, üstüne biçilen rol kadar olmak..O kalıba uymak??
Acıyı olduğu gibi kabul etmek,deneyimlenmek,güçlenmek mi peki? Neden olmasın.
Bir şey için yırtınmadan onu dibine kadar öğrenmeden-özümsemeden çok büyük başarılar,olağan dışı bir performans bekleyemezsin. Belki de bu yuzden sevdiğin şeyi yapmaya çalış,çünkü kasmaya değecek,yaşamı adamaya değecek birşey olsun uğraştığın.

Hayatta escape basınca yeniden başlıyamıyorsun,,günahıyla sevabıyla sürekli önüne bakıp devam ediyorsun.

Karşındakinin beynini okumana gerek yok,bu çok yorucu..Adam gibi sonuna kadar dinle onu,2 kez düşünüp seç söyliyeceklerini. Inan çok daha etkili olacak,görürsün.
İnsanları olduğu gibi kabul et,senin yaratma,değiştirme şansın yok,,çok etkilensen de =) kombinasyonlar düşünme...

Sabır,iyi analiz,cesaret ve anı kaçırmamak işte hepsi bu,,zaten bu yazıyı bu blogtan okuyorsan iyi plan kuruyorsundur ve peşindesindir istediğin şeyin geriye saydıklarım kalıyor ;)