30 Temmuz 2010 Cuma

ayhan-barıs-sarp + aykut siktirsin gitsin bu takımdan





geçen yılki bok gibi oyunun mimarı mahşerin 3lüsü,,4-3-3 ün vazgeçilmez 3 piçi (ayhan-barıs-sarp) siktirsin gitsin arkadaş bu takımdan..

musa-emre çolak-cumhur-Cana varken ,geçen yıl ayhan-barıs-sarp nün neye mal oldugu ortadayken buna sabreden zihniyetin a.q. Rijkaard da da bi bokluk var demekki...goz gore gore 2. Tromso faciasına gidiyoruz!!!! Altyapı daki çocukları oynatsan + Cana yı da yanına monte etsen şu 3 yavşaktan ayhan-barıs-sarp her turlu iyidir!

Aykut erçetin kovasına da bir çift laf..Steau Bukreş fatihi göt veren yü
Fener de bok gibi defans var..ama kaleci farkı turu getiriyor işte... Ya da bizim maçlardaki 1-0 lık skorların nedenine bakın..

Yukarda adı geçen bu 4 cibiliyetsiz yetenek özürlü de haketmiyorlar resimdeki formaları

28 Temmuz 2010 Çarşamba

2) Küllerinden doğabilmek


Tüm bunaltı,daralmanın ardından,yeniden -tek başınıza ayağa kalakabilmek adeta küllerinden doğabilmek.

Tüm geçmişi,deneyim - kısmet olarak gorup,aynı hatalara düşmekten korkmadan,yeniden girişimlere başlamak,mücadele de galibiyet umidiyle yola çıkabilmek.
Asla eskisi gibi olmayacak,eski heyecan,temiz,deneyimsizlik şeklinde değil! daha farklı şeyler hissedeceksin,profosyonellik,deneyim,zamanla belki bir karizma.

Ne yaparsan kendine yaparsın..Ya kendine hiç kimsenin veremeyeceği kadar büyük bir zarar veririsin,yanlış-sikici düşüncelerle,şüphe kemirir her yanını. Ya da realist olup yarayı-olayı-problemi olduğu gibi -abartmadan yada redüksiyona gitmeden kabul edersin,,elindeki şartlara göre çözüm ararsın!
Bazı şeyler okunuyor,görülüyor...niyetler,fırsatlar orta da,,soru şu sen o anda o objeyi gerçekten istiyor muydun?

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Hayatın değişik frekansları 1) bezmek

Niçin bazı çok yetenekli oyuncular kariyerlerinin bir döneminde dibe vurarlar,mal gibi gezinirler o takım bu takım.. (aka nicolas Anelka, Bodewin Zenden etc..) ya da niçin büyük yönetmenler bir dar boğaza girip 7-10 yıla varan sürelerce hiç orjinal birşey ortaya koyamazlar..hatta bazıları bir efor,performans bile sergilemez?

Özel bir konuya çok yetenekli olabilirsiniz,ya da kafanız normale oranla gayet fazla çalışıyor olabilir.Çoğu kişinin anlıyamayacağı bir hızda,zor tanımlanan yaşam sorunlarını arkanızda bırakıyor olabilirsiniz. Ama hayat bir döneme giriyor,insan sosyal uyum sürekliliği ve zorunluluğu olan bir müessese..Bu konuda geçmişte çalışmalarınız,karakteriniz,sosyo ekonomik şartlarınız yüzünden normal olarak ayıramadığınız zaman ,geliştiremediniz sosyal temel yetenekler ileri de çoook büyük kayıplara,duraklamalara,bunaltılara,motor teklemelerine," run time error" lere neden olabiliyor.

Kimseyi yargılamamak gerektiğini,var olan şartları-yaşam mücadelesi içinde- kendisi için zaten en iyisini yapmaya çalıştığını çoktan anladım.Dünya kimsenin oyun bahçesi,mutluluk havuzu,artistik diyarı değil.

Yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünmeye başlıyorsunuz. Ardından saçınızı 3 numara kestirip ,ağzınızda bir silahla uyanıp "Fight Club" etkisi demiyorum tabiki :D ama modern hayat daraltısı oluşuyor. rutin -amele deyip kuçumsediğiniz işler bile size keyif vermemeye başlıyor. vücudunuz,normal uyku surenizi kabul etmiyor efişınt olarak.

Çözüm mü? bilmiyorum..ama konu değiştirmek için yontemler hiç gitmediniz,degisik bir ulkeye tatile çıkın. İlginizi çekecek bir kitap okuyun.rutini kırcak şeylerle uğraşın. Yeğeniniz ufak çocuk varsa onunla uğraşın. Hastaneye gidin,acile çevreye bir bakın..hala genç ve zamanınız oldugunu anlıyacaksınız ve kısmen de olsa hayatta ugrasacak birseyler bulacaksınız!!

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Karamazovi




One can only apply the classical novel of Karamazov Brothers in such a mise an scene ,atmosphere and narrative way. The postmodern era,trying to get out of cliché,repeating yourself after and after,minimalism is a good choice to make the difference. If you have a such rich story beyond the scenario,using theatrical allegory is the second valid approach. Mixing somewhere the fiction and the reality due to grief in the fictional reality is genious.



Moreover,if you ever been in praha,warsaw or Krakow,,some affairs,some memories from those streets- people, you feel what i mean about the movie atmosphere! czech theatre,czech humor in polish lands :P Such perfect combination..such great coherence,such cheap,realistic,artistic, post left handed intellectuality.



Try to watch this great performance. 8.5/10



15 Temmuz 2010 Perşembe


Mevla'nın herşeydeki sırrı sabırdır...
Acıya
sabredersin adı metanet olur, insanlara sabredersin adı hoşgörü olur,
dileğe sabredersin adı dua olur, duygulara sabredersin adı gözyaşı olur,
özleme sabredersin adı hasret olur, sevgiye sabredersin adı aşk olur...

A Mathematician Plays The Stock Market

13 Temmuz 2010 Salı

A.q.

Aşkı tüketip,gününü gün etme anlayışını kuranların...en kötü bir ay takılırım keyfime bakarım anlayışıyla takılanların,en iyisini pazardan mal seçiyomuş gibi arıyanların,daha iyisini bulduğunda bakarız anlayışıyla sanki motosiklet değiştiriyormuşçuların...tüm pragmatistlerin,tüm post kapitalistlerin,,duyguyu çıkara satanların,,hayatı-güzeliği keyiften ibaret sananların...

max richter'den on the nature of daylight gönderiyorum,ardından da sweet child of mine coverı dinlesinler bide :P

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Poincare Konjektürünün Çözümü




"1904’de fransız matematikçi henri poincaré tarafından ortaya atılan poincaré önermesi, gerildiğinde, küçüldüğünde, burkulduğunda ve büküldüğünde formlarını yitirmeyen nesnelerin geometrik özelliklerini üzerine çalışıyor. dünya yüzeyinin ince tabakası topolojistler iki boyutlu olarak nitelendiriliyor. poincaré önermesi üç boyutlu nesneler hakkında şu yargıya varıyor: üç boyutlu bir küre deliksiz olan tek üçboyutlu alandır.
boyut arttıkça bu varsayımın eşdeğerleri ispatlanabilir lakin 3 boyutta kabul edilmiş bir ispatı yeni bulunabilmiştir."
Grigori Perelman bu teoremi 2002 yılında ispatladı.

Problemin tanımı :

""Poincaré sanısı, her noktası çevresinde yerel olarak üç boyutlu Öklit uzayına benzeyen topolojik uzaylara ilişkin bir önerme ifade etmektedir. Kenarsız (bir çemberin kenarı yoktur) ancak tıkız (ucu bucağı olan) böyle bir uzay düşünelim. Eğer bu uzayın içine atılmış her çember uzayın içinde kalarak bir noktaya büzülebiliyorsa (deliği yoksa), Poincaré sanısına göre bu uzay dört boyutlu Öklit uzayında yatan üç boyutlu bir küre olmalıdır. Deliği olmayan bir uzay iki boyutlu şu basit örnekle canlandırılabilir: bir elmanın kabuğuna gerilmiş paket lastiği, lastiği koparmadan ya da kabuğu parçalamadan kabuk üstündeki bir noktaya büzülebilir, ancak ortası delik bir simitte bu olanaklı değildir, delik var oldukça bazı lastikler simit yüzeyinde kalarak bir noktaya büzülemez.

""

8 Temmuz 2010 Perşembe

Arriba Espana




Tam bir satranç oyunu...Strateji,temkinlilik,2kez ölç 1 kez biç anlayışı : Torres'in yerine sağı solu belirsiz forvet Pedro denemesi...almanların bu turnuvadaki en iyi oyuncusu, yani Muller ,yerine denemeler..
maç bence Barcelona-Bayern Munich maçı gibiydi..Tabii Bayern rakibini kabul edip daha geride basarak ,önce durdurup araya da bi tane sıkıştırırım anlayışındaydı. Schweinsteiger'in kini,hırsı tek başına çözemedi kapıyı..Mesut mu,daha çok gidecek yolu var.

Alman savunması sağlam kitledi David Villa,,ispanyolların yıldızı adım atamadı,pozisyon bulamadı. barcelona orta sahası : busquets in gençliği,Xavi-İniesta A.Ş. sayesinde ortada deli dondurduler alamanları.. Turnuvanın en iyi takımı denilen Almanya, Arjantin-İngiltereyi 4 leyen..khedira-scheweinsteiger-mesut göbegini ezdiler..Ne demişler bükemediğin bileği öpeceksin..
Pedro bencillik yapmayıp torrese golu attırsa maç 76. dakkada bitmişti ..gençlik işte :D çıkarken oyundan önüne bakıyordu!



Puyolun golu esnasında ,puyol vuramasa arkada pique hazırda bekliyordu...
ispanya hırsı,teknigi,zekası,akdeniz futbol ruhu kazandı

Final çok renkli olacak!!! Cruyff futbol anlayışında 2 ekip... memleketi Hollanda ya takımı Barcelona orjinli Espana!!! Total futbolun modifiye halini gorecegiz..çok renkli bir final olabilir ve her iki takımda ilk kez şampiyonluk şansı buluyor ve kupa avrupada kalıyor :P



Viva Espana !!

2 Temmuz 2010 Cuma

Galatasaray'da jilet operasyonu,kaçınılmazlar



video linki

"Bugün buraya kafileyle gelen futbolcuların bir kısmı Galatasaray Kulübü'nde olduğunun farkında hala olamamışlar. Birçoğu buraya Galatasaray kimliği altında son defa geldi. Herhalde yarından itibaren de bir kısmı Galatasaray'da olmayacak."

Gençlerbirliği maç kadrosu

Aykut Erçetin
Leo Franco : folloş,direk gözden çıkarıldı
Ufuk Ceylan
Sabri Sarıoğlu
Emre Güngör :müzmin adele sakatlığı,yani kendine bakmamaktan satıldı.
Uğur Uçar :satıldı
Caner Erkin :gerçek kimliğine,takımına döndü.
Gökhan Zan :senede zaten 5 maça çıkıyor,turist oyuncu
Servet Çetin :yolcu
Emre Aşık :jübile
Hakan Balta
Barış Özbek :Almancı..bu adam GS de oynuyor yaa : ((
Elano Blumer
Arda Turan
Mustafa Sarp
Ayhan Akman :gidişi yakın
Giovani Dos Santos :gitti
Emre Çolak
Milan Baros
Anıl Dilaver
Cumhur Yılmazturk
Berk Neziroğulları

Jo efendi zaten son maça teşrif bile etmemişti.Bunun dışında da altyapıdan 4 oyuncu daha gonderildi. Bakalım orta sahaya bir afrikalı DMC,bir tane box to box iç almak zorundayız. Yönetim paraya kırıp,ya da elanoyu satıp,hızlı çabuk pasa dayalı sisteme uygun bir takım kurabilecek mi???


Benim dilediğim muhtemel yapılanma:


Ufuk

Çağlar Balta Neill Sabri
(balta) (Ali Turan) (Ali Turan)


Annan (A.Song)

Kalstrom Elano
(Barış/Sarp)

Arda (Kewell) Keita (Serdar/Aydın)

Baros
(M.Battal)


Annan,Song ya da Kim Kalstrom transferlerinin inanılmaz zor oldugunun herkes fqarkında,yanlız bu 4-3-3 hollanda ekolünü oturtmak için bu heriflerden 2 tanesini almak zorundasınız. Çünkü box to box,,pittbull DMC tiplerinde oyuncu Türk futbol tarihinde yetişmemiş.