Metin Münir'den çok güzel bir yazı:
""Erdoğan dindar gençlik
yetiştirmek istiyor. Büyüklerine isyankâr olmayan, milli, manevi değerlerine
bağlı, uysal, çağdaş bir nesil.
Kendine bol şans dilerim. Ama bilmesi gerek
ki bu tür projeler bugüne kadar hep totaliter ülkelerde uygulamaya konuldu. Ve
hiçbir zaman başarıya ulaşmadı.
Bu gerçek geleceği kontrol edebileceklerini
sananlar için hiçbir zaman caydırıcı olmadı. Yöneticiler belli bir güven ve
kibir düzeyine ulaştılar mı her şeyi yapabileceklerini sanırlar.
Tarih ise “Çoğu denedi, kimse başaramadı”
diyor.
Sovyetler Birliği çökmeden önce, Ruslar da
dinsiz nesiller yetiştirmeye çalışmışlardı.
Ne oldu? Sovyetler Birliği dağılır
dağılmaz, Rusya’da ve bütün Hıristiyan Sovyet ülkelerinde, kiliseler, hiç
kapanmamış gibi, dolup boşalmaya başladı.
Göbekli piskoposlar, büzüldükleri yerlerden
çıkıp ipek elbiseleri, altınları ve elmas ve yakut yüzükleri ile
cumhurbaşkanlarının yanında poz verir oldular. Çanlar, hiç susmamış gibi,
çalmaya devam etti.
Hitler, Mussolini, Franko, Stalin, Castro,
Mao Zedong, Pol Pot da kafalarına göre gençlik yaratmaya kalktı. Dehşetli kanlı
olaylar yaşandı. Sonra başlanılan yere geri dönüldü.
Bugün kapitalizmin en sert uygulandığı
ülkeler bir zamanlar komünizmin en gaddarca uygulandığı ülkeler idi. Çin, Rusya
ve hatta Vietnam.
Atatürk de laik bir gençlik yetiştirmek
istemişti. O da beceremedi.
Erdoğan da dindar bir nesil yetiştirmeyi
deneyecek, o da beceremeyecek.
İnsan doğası değişmez. Gençlik itaat değil
baş kaldırma çağıdır. Gençler, öyle onun bunun kafasına göre kalıba girmez.
Dinler, kafasını sallar, kabullenmiş gibi görünür, gider, bildiği gibi olur.
Olabilirse, tabii. Olamazsa, olmuş gibi
görünür. Ta ki olabilinceye kadar.
Bu gerçeği değiştirmek mümkün değil.
Denemek mümkün, ama başarmak imkânsız.
İran deniyor, işte. Mollalar bir gitsin
bakalım kaç tane çarşaf giyen kadın kalacak. Ya da sakalı yolunmamış kaç molla.
Ben olsam iyi eğitimli bir gençlik
yetiştirmeye çalışırdım. Dindar veya dinsiz nesiller yaratmaya çalışmak boş
iştir. Ama iyi eğitimli gençlik yaratmak mümkün. Zor ama mümkün. Ve bu olmadan
hiçbir şey olamaz.
Bizim gibi az gelişmiş ülkelerle zengin
ülkeler arasındaki farkı yaratan gelir değildir. İnanç da değildir. Eğitimdir.
Ben olsaydım, bütün paramı kaliteli eğitime
harcardım. Hayat değiştirici, hem kişiler hem ülkeler için sınıf atlatıcı tek
şey eğitimdir. Geçen yüzyılda en hızlı kalkınan ülkeler eğitime en fazla önem
verenler oldu. Aralarında biz yoktuk.
Bir Tanrı’yı sevenler var, bir de Tanrı’nın
sevdikleri. Bunların kim olduğunu, nasıl yetiştiklerini kimse
bilemez.""
8-şubat-2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder