17 Mart 2012 Cumartesi



3. Terim dönemi


Fatih Terim - Futbol - Süper Lig
AA






Türk Blog camiasının en kral yazarlarından Parmamaniac'ın Eurosport'a Fatih Terim değerlendirmesi:



Galatasaray tarihinin muhtemelen en başarılı dönemi olan 1996-2000 sürecinden sonra rahmetli Özhan Canaydın'ın başkanlığı altında tekrar Galatasaray'a dönen Fatih Terim'in yaşadıkları ve yaşattıkları acı ve üzüntüden ibaretti. Evet, muhtemelen arkasında kendisine hiç yardımcı olmayan biryönetim buldu. İstediği transferler yapılmadı, yeni stat bahanesiyle biraz daha fazla para kazanabilmek adına takımAtatürk Olimpiyat Stadı'na sürüldü ve Terim ilk kez yalnız adam oynadı. Ama süreç içinde kendi hataları da fazlasıyla ön plandaydı. İtalya'ya kendi yarattığı takımla gittikten sonra orada tamamen farklı bir işleyiş gören Terim, ikinci döneminde her şeyin çok daha az emekle gerçekleşeceği sanrısına kapıldı. Kendisini ön plana çıkardı, maçları kaybettikten sonra faturaları kendi ödemeye kalktı. Hem kendisini Terim yapan, hem de ilk dönemde başarıya giden yolu unutmuş gibi görünüyordu. Daha fazla devam edemedi ve kırgın bir şekilde takımdan ayrılarak bir daha Türkiye'de çalışmayacağı açıklamasını yaptı. Ama herkes bunun böyle devam etmeyeceğini biliyordu.
Terim'in bir şansı daha olacaktı ama önemli olan kulüp tarafından bunun ne zaman kulanılacağıydı. Canaydın döneminden sonra yönetim zaafiyeti konusunda eskiyi aratan bir yapı sergilemeyi başaran Adnan Polat'ın başkanlığı altında bu konuda birkaç deneme yapıldı ve başarıya ulaşılamadı. 3. Terim dönemi için gerçek anlamda bir sil baştan gerekiyordu ve ani bir şekilde Galatasaray'ın başkanlığına gelen Ünal Aysal'ın bunu sağlayacağına dair nitelikli söylemleriyle birlikte yapılan Fatih Terim tercihi ilk 7 aylık süre zarfında başarıya ulaşmış görünüyor. Peki ya devamı? Umut var ama yönetim tabanlı sorunlar da şu anda takım performansıyla maskelenirken yeni problemler vadetme gücüyle sessiz ve derinden ilerliyor.
Sezon öncesi hazırlık ve transfer dönemini Galatasaray, 3. Fatih Terim döneminde de çok iyi kullanamadı. Teknik direktörlüğe geldikten kısa bir süre sonra yaptığı açıklamayla ilk planının çift forvetli bir 4-4-2 düzeni olduğunu söyleyen Terim, Baros'un üzerine eski yönetim tarafından yapılan Elmander transferinden rahatsızdı ve takımdaki önemli yapısal sıkıntılara rağmen çift forveti yürütmek için ilk olarak kendi kafasına uygun bir transfer önerisiyle yönetime gitti. Klasik 4-4-2'yle bir kenarda Arda'yı, diğer kenarda da yaratıcı başka bir oyuncuyu isteyen hocanın istekleri doğrultusunda Atletico Madrid'e gidip Reyes – Forlan – Ujfalusi üçlüsüyle birçok problemi tek bir hamleyle çözmek isteyen yönetim ve hocanın planları istedikleri gibi gitmedi. Üçgenin Forlan ve Reyes ayağında çıkan sorunlar tek Ujfalusi transferiyle bu defteri kapattı ve Atletico Madrid'in bundan bir süre sonra Arda Turan'ın aklını çelmesiyle birlikte Terim daha resmi bir maça çıkmadan çok büyük bir sorunla karşı karşıya kaldı.
Fatih Terim - Futbol - Süper Lig
İstenilen forvet transferinin yapılmadığı ve bunu çözmek için son anda Sercan Yıldırım transferinin Terim'in önüne konduğu ortamda hocanın bütün planlarını üzerine yaptığı oyuncunun kaybedilmesi fazlasıyla moral bozucuydu veLiverpool maçıyla büyük umut veren takımın önüne konan bir taştı. Arda Turan'ın ikamesi de Terim'in istediği şartlarda yapılamadı ve son anda gelen Albert Riera'yla takım sezona başladı. Felipe MeloTomas Ujfalusi,Emmanuel Eboue veFernando Muslera dışında muhtemelen kafasındakilerden çok daha farklı transferleri sahada gören Terim'in yaptığı ilkşey zayıf kalan takımın gücünü artırmak için sisteminden taviz vermek oldu. 3 merkez orta sahalı 4-3-3'e dönüldü ve eldeki iki gerçek forveti dönüşümlü kullanma yolu seçildi. Lige iyi giriş yapıldı ama bu sefer de bu sistemin yapısal bozuklukları özellikle hücumda takımı etkilemeye başladı. Kenarlarda oynayan Albert Riera ve Colin Kazım Richards birbirini tamamlamaktan ve açık/forvet oyuncu rolünün istediklerini yapmaktan uzaktı. Lige Baros'la giren, sonrasında Elmander'in artan performansıyla değişikliğe giden Terim, merkez orta sahada Selçuk, Melo ve son dakika transferi Engin Baytar'la istediği yapıyı inşa etmişti ama ileri üçlünün uyumsuzluğu hücumun yanında savunmayı da etkilemeye başladı ve Beşiktaş maçının ikinci yarısıyla birlikte sezon başının ana planı 4-4-2'ye dönüş süreci başladı.
Milan Baros gibi bir potansiyelin kenarda çürümesi ve atıl kalan kenarlar bu işlevsiz iki oyuncudan birini keserek ikinciforvetle takımın ileri ucunda tekrar bir yenilenme yaratma fikrini doğurdu. Merkezdeki eksilmeyi oradaki bir oyuncuyu ortasaha destekçisi olarak kenara çeken Terim, böylece 4-4-2 ve 4-3-3 arasında melez bir yapı kurarak Elmander'in yanına Baros'u yerleştirdi ve takım çok daha efektif bir yapıya büründü. İsveçli'nin ileride tuttuğu toplar orada artan oyuncu sayısıyla çok daha iyi kullanılmaya başladı. Riera ve Colin Kazım'ın yapamadığı ceza sahası koşuları da artan merkez forvet sayısıyla doğal bir şekilde Milan Baros tarafından yapılmaya başladı. Daha az kenar odaklı, merkez orta sahası biraz daha zayıf ama bunu Baytar'ı ve sonrasında Emre Çolak'ı içeri sokarak çözmeye çalışan asimetrik bir yapıyla Terim çok daha büyük avantaja çevirmeyi başardı.
Colin Kazım Richards'ın devre arasında Yumanistan'a transferiyle diğer kenarı da merkez orta saha orijinli Baytar'a teslim eden ve böylece ilk Terim dönemindeki yapıya yaklaşan bir takım oluşturan Galatasaray artık orta sahada çok dahadirençli ve ileride çok daha etkin. Ara transfer döneminde de istenilenlerin yapılamadığı ortamda son dakikada rotasyon yaratma adına takıma dahil olan Necati Ateş'in gösterdiği muazzam performanssezon başından beri Milan Baros'a soğuk olan Terim'in forvetteki elini biraz daha güçlendirdi. Necati'yla hem son vuruş, hem de yaratıcılık adına daha özellikli görünen Galatasaray'ın son 4 haftaya ve Fenerbahçe deplasmanına 9 puan önde girişi bu sezon özelinde sürpriz değil. Galatasaray belki idari anlamda değil ama teknik yönden çok iyi yönetiliyor. Kısıtlı opsiyonlarla eldekinden en iyiyi çıkaran Terim'in her zaman eleştiri aldığı taktik zekasını tamamı değişmiş bir takımda bu kadar net bir şekilde ortaya koyması da takıma ve taraftara umut veriyor.
Fatih Terim ilk döneminde her şeyi kendi inşa etti ve kendini ispatladı. İkinci dönemindeki hatalarını tekrarlamayacağını Aysal döneminde başa gelir gelmez sadece Galatasaraylılığı öne çıkararak yaptığı konuşmalarla ifade eden Terim'in çokdaha ılımlı, yapıcı ve eleştiriye açık bir görünüm sergilemesi de sevindirici. Artık eskisi gibi hatalarında diretmeyen, ilk yarıda dahi değişiklik yapmaktan çekinmeyen Fatih Terim'in takımı play-off sisteminde şampiyon yapıp yapamayacağı hala muamma. Ama taraftar artık şunu çok iyi biliyor: Eğer Galatasaray yönetimi birbirini yemeyi bırakıp takıma biraz odaklanırsa büyük rakiplerin çok önemli sorunlar yaşadığı bu dönemde yeni bir Galatasaray dominasyonu ortaya çıkabilir. İlk onbirinde 10 oyuncusu değişmiş Galatasaray'da Fatih Terim 7 ay içinde bu mesajı vermeyi başardı ve topu bir kez daha yönetime pasladı. Canaydın ve Polat yönetimlerinin devamı mı? Yoksa Faruk Süren vizyonu mu? Galatasaray'da cevaplanması gereken soru bu ve bu problemin öznesi Fatih Terim değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder