2 Eylül 2013 Pazartesi

Ekonomide noldu ve ne olacak?


EGE CANSEN






Halk fakirleşmeden istikrar gelmez

ACI ama gerçek budur. Bir ülkede ekonomik istikrar bozulmuşsa, o ülke halkının refah düzeyi düşmeden istikrar geri gelmez.

Makarayı başa sarıp filmi tekrar izleyelim. Ülke ekonomisi iyi bir “dış rüzgar” yakalamıştır. Milli gelir hızla artmış, milli harcamalar ise ondan hızlı çoğalmıştır. Bu sayede halkın refah seviyesi yükselmiştir. Herkes eskisine göre daha fazla tüketmekte, daha rahat yaşamakta, yurt içinde ve dışında tatil yapabilmekte, evini, eşyalarını ve arabasını daha sık yenileyebilmektedir. Ancak bu sürede ülke ekonomisinde bazı şeyler “balon” yapmış ve patlama ihtimali belirmiştir. Bu “bazı şeyler” sırasıyla şunlardır.

1. Menkul ve gayrimenkul fiyatları, enflasyonun çok üstünde artmıştır. Buna iktisatçılar “varlık fiyatları balonu” der.

2. Bütçe açıkları, borçlanarak finanse edilmiştir.  Sonuçta kamu borcunun, milli gelire oranı büyümüştür. İyi ihtimalle bu borçlanma içeriden yapılmıştır. Daha kötüsü bu borçlanma dışarıdan yapılmıştır. En kötüsü hem dışarıdan hem de yabancı para ile yapılmıştır.

3. Ülkenin döviz gelirleri ile döviz harcamaları arasındaki fark (kısaca cari açık) hızla büyümüştür. Cari açığın milli gelire oranı artmıştır.

4. Banka kredileri “yabancı kaynak” kullanılarak, ülkenin (halkının, şirketlerin ve devletin) yaptığı tasarruflardan fazla artmıştır. Kredi balonu oluşmuştur. .
NAZAR DEĞMESİN HER ŞEY İYİ GİDİYOR
Enflasyonda bir kıpırdama yoktur, hatta düşmüştür. Başta ücretler olmak üzere tüm gelirler hızla artmıştır. Ülke parası değerlenmiş ve döviz cinsinden ifade edilince kişi başına milli gelir katlanarak büyümüştür. Artık ülkede çiçekler bir daha güzel açmakta, yazlar ve kışlar daha ılıman geçmektedir. Lokantalar adam almamaktadır. Ülkede, düğün salonu sıkıntısı had safhadadır.
ALLAH İNSANI GÖRDÜĞÜNDEN GERİ KOMASIN
Yukarıda sıralan “bazı şeyler” dingildemeye başlayınca bu mutlu tablo bozulabilir. Önce arsa ve borsa düşer, kamunun borçlanma ihtiyacı artar faizler yükselir, batan krediler artar. Parası döviz olmayan ülkelerde “enflasyon ve devalüasyon” parası döviz olan ülkelerde “deflâsyon ve revalüasyon” oluşmaya başlar. Milli gelir artış hızı düşer veya sıfırlanır hatta eksi olur. İşsizlik artar. Reel ücretler, reel kiralar ve reel faiz gelirleri düşer. Masum halk,  fakirleşmeyi teninde hissetmeye başlar. Asabı bozulur, “N'OLUYOR?” diye sokağa dökülür. Tanrı, insanları, gördüğünden geriye komaktadır.
AVRUPA'DAN İBRET ALMAK
Başta tavernacı Yunanlar olmak üzere, siestacı İspanyollar, makarnacı İtalyanlar, yanık fado çığıran Portekizliler ile öfkeli İrlandalar, uzunca bir süre “hak etmedikleri” bir zenginleşme yaşadı. Dışarıdan para gelişi durunca, sanal zenginlik buharlaştı. Hükümetler “milli gelire” denk olmayan “milli harcamaları” denkleştirmek için istikrar önlemleri almaya başladı. Denkleştirme “harcamaları kısmakla” olur. İstikrarının Türkçesi fakirleşmektir.  Not: Enflasyon, gelir artışını aşmışsa, “istikrar” başlamıştır.

Son Söz: Benim gelirime dokunmayan istikrar bin yaşasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder