12 Ocak 2010 Salı

Cinema,Aspirinas e Urubus





Film,modern zamanların başlangıcında geçiyor. Insanın o herşeyi yapmak isterken,hiçbirşey olma kararsızlığının,henüz arayış umudunun önüne geçmediği bir zaman.
Bir yol hikayesi. İki ana karakterimizden esas oğlan dönemin almanyasından,şartlarından kaçan anti idealist Johann'dır. Brezilyalı Ranulpho ise büyük şehir hayali peşinde Rio'ya gitmeye karar veren,huysuz bir streo tip olarak filme başlar.
Johann kamyonuyla köy köy gezip ,asprinlerini satmaya çabalar.Hiç film izlememiş Brezilya halkına hüzünlü-mutlu öykü tadında,sonunda aspirin çözümüyle biten kısa filmler izleterek onlara aspirin almaya ikna eder. Bu filmler hem hoştur hem de etkileyici pazarlama örnekleri olarak görülebilir.

Ranulpho otostopla Johan'ın arabasına biner ve Johann'ın asistanlık önerisiyle yolları kesişir.
Filmde kırılma sahneleri açıktır. Almanın Avrupalı umursamazlığı ve otantik arayışı,ekonomik kaygısı yılan sokmasıyla ölümle yüzleşince tamamiyle değişir. Sikerim böyle anlayışı der,disiplini-iş kaygısını salar,daha çok rahatına-yaşamına bakar. Yolda aldıkları otostop çeken brezilyalı kıza her iki karakterde yazarlar fakat kız almanı seçer,fakat süreklilik söz konusu değildir ve Ranulpho buna alınmaz.Johann,amazonlara gitmeye karar verdiğinde kamyonu Ranulpho'ya bırakır kendi hayal kırıklığıyla da olsa denemesi için.
Ranulpho'daki kendini büyük görme,olayları dinlememe,yaşadığı yaşamı inkarı Johann la beraber gördüğü olaylar sürecinde değişir.Daha anlayışlı,önyargısız bir insana dönüşür.
Genelde "Yol Hikayesi" kavramında olduğu gibi sonu belirsiz,planlanmamış bir yolculuk karakterleri kendileri ile yüzleştirir. Yaşanan olaylar ,olaylara bakışlarını geliştirir.Kaderin önlerine çıkardığı yeni olaylarla,seçimlerle hayatlarına daha bilinçli bir yön verirler.
Alt metinde savaşın anlamsızlığına giydirmesi,hayatın akışında-kasmadan sadece orjinal olunabileceği temel fikriyle
sade-bağımsız-tatlı bir filmdir cinema,asprinas e urubus!

Hamiş: 2005'de yabancı Oscar için aday olmuş bu film,ama bu sadelik,kıvraklık ve olgunluktaki bir filmin yeri Cannes'tir,Venedik'tir. Doğal olarakta başarısız olmuş oscarda:P

Filmden bir kaç diyalog:

R:Sefil bir su birikintisininneresi bu kadar ilginç?
J:Daha önce böyle bir yerde bulunmamýþtým.
J:Fakat burasý sadece kurak ve yoksul.
En azýndan gökten bombalar düþmüyor.
R:Herkesi almak için durursan...
Rio'ya önümüzdeki yýla kadar varamayacaðýz.
J:Ama seni de arabaya almamýþ mýydým?-
R:Ama bu insanlar kamyonunu karıştırır.
J:Ama "bu insanlar" senin halkýn. Sen de onlardan birisin.
R:Aþaðý yukarý.
J:Ne demek aþaðý yukarý?


Dealer:Ben feodal lord deðilim, ben bir iş adamıyım.
R: Aynı þey.
Dealer:Hayır değil.
R:Farký ne?
Dealer:Fark mý? Eðer feodal bir lord olsaydým, seninle usağım ilgileniyor olurdu
Ama bir is adamı olduðum için...
Seninle ben muhattap oluyorum.Baþkasına ihtiyacım yok.
J: O sarhoş. -Üçümüz de sarhoşuz.
Dealer:Ben sarhoş deðilim Bay Johann.

mutlu hayvan, başka bir hayvanı yiyebilen hayvandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder