16 Ocak 2010 Cumartesi

Hükümet sonunda yaralı bir parmağa işedi: yıllar sonra Türkiye'de nükleer enerjiye geçilecek gibi,hemde şartname,finansman ve yakıt geriatımı dahil

Metin Münir her ne kadar yazının sonunda beğenmeyip ihale mantığında kalıp,şartların düzeltilmesini savunsa da;bu coğrafyada nükleer enerji santrali projesi 60lardan beri her 10 yılda bir yapılmak istenmiş ve "bir şekilde" hep engellenmiştir. bu açıdan bakınca eğer ki devlet tahsisisiyle de olsa yapılabilirse başarıdır ve Türkiye'nin elektrik üretiminde %10 civarında katkıda bulunur ve ülkeye önemli bir know how paraylada olsa girmiş olur.

Metin Münir,Milliyet 16 ocak 2010

Başbakan’ın geçen günkü Moskova ziyaretinde, hükümetin ihaleyle yaptırmak üzere yola çıktığı nükleer santralın ihalesiz olarak Ruslara yaptırılması konusu karara bağlandı.
İmzalanan “Türkiye’de Nükleer Santral Tesisi Konusunda İşbirliği Ortak Beyannamesi” uyarınca, santral “devletten devlete anlaşma” yöntemiyle yapılacak.
Bu yöntem şudur: Yapılacak bir iş var. Yabancı bir devletin ihracat garanti kurumu gerekli finansmanın büyük bir bölümünü veya tamamını sağlar. Karşılığında Türkiye işi ihalesiz olarak o ülkeye verir.
“Şu anda (bunun) altyapı çalışmasını arkadaşlarımız yürütüyorlar” dedi Başbakan. “Tamamladıkları anda bununla ilgili adımı atacak ve bu işi süratle bitirip hayata geçireceğiz ve çok fazla bir zamanımızı alacağını zannetmiyorum. Hazırlıklar büyük ölçüde tamamlanmış durumda.”

Bir taşla birkaç kuş vuruluyor
Türkiye 2008’de nükleer santral için ihale açtı. Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen enerji şirketlerinin çoğu ilgili idi ama şartname piyasa kurallarına uymadığı ve finanse edilebilir olmadığı için sadece bir teklif geldi. Tek zarfı Rus devlet petrol şirketi Gazprom’un bir yan şirketi ile küçük Türk ortağı attı.
Nedeni, şimdi iyice ortaya çıktığı gibi, özel şirketleri ürküten konuları devlette devlete halledebilecekleri beklentisi idi.
İşi Ruslara vererek hükümet bir taşla birkaç kuş vuruyor: Finansman bulma derdinden kurtuluyor. Enerji Bakanlığı’nın altından kalkamayacağı kadar karmaşık bir konu olan şartnamesi işi savuşturuluyor. Ruslar kullanılan yakıtı geri alacakları için, nükleer santrallarla ilgili en büyük sorun olan atık depolama belasından da kurtulunuyor.
Rus nükleer teknolojisi Batılılarınki kadar iyidir. Onun için güvenlik veya maliyet açısından da bir sorun olmaması beklenebilir.
Açıklamalar ayrıntılı olmadığı için, üzerinde çalışılan sözleşmenin neleri içereceği konusunda bir bilgi yok. Eski ihale sözleşmesindeki şartlar muhafaza edilirse nükleer santral yatırım ve işletmesi sırasında ihtiyaç duyulacak hukuki koruma, nükleer risk sigortası, üretilemeyen enerji bedelinin TETAŞ’a ceza olarak ödenmesi, fiyat değişiklikleri, hazine garantisi gibi konuların nasıl halledildiği belli değil.

Nükleer santral devlet işidir
Erdoğan’ın ihale yerine tahsisle nükleer santral inşa etme yolunu seçmesi açıklanmaya muhtaçtır. İhaleye katılım olmasının nedeni istekli olmaması değil şartnamenin kötü olmasıdır. Bunu halletmenin yolu yöntemi değil şartnameyi değiştirmektir.
Kamu yararı, işin tahsis yoluyla yaptırılmasında değil, ihalededir.
Konunun başka bir boyutu daha var.
Başbakan nükleer santralı Ruslara havale etme karşılığında Ruslar Samsun-Ceyhan boru hattından petrol akıtmaya söz verdi. Ancak Samsun-Ceyhan bir özel sektör projesidir. Nükleer santral ise devlet işidir.
Başka zaman olsaydı bu karardan sonra ortalık kalkar otururdu. Ama Erdoğan özel sektörü korkuttu ve sindirdi.
Gık çıkmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder